7 bin yıllık geçişe sahip olan Erzurum’un en önemli özelliği, bölgelerarası ulaşım imkânları, su kaynakları ve tahıl üretimine müsait ovalara sahip olması.
Erzurum’a; Hattiler, Hititler, Hurriler, Urartular, Kimmerler, Sakalar, Medler, Persler, Makedonyalı İskender, Selevkoslar, Partlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Gürcüler, Saltuklular, Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar, Karakoyunlular, Timurlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar hakim olmuşlar. Arşivlerde medeniyetlerin genelde Erzurum kalesi çevresinde yaşadığı görülüyor.
Elbette o medeniyetler, jeoloji, jeofizik, statik gibi kavramları bilmiyorlardı ama tecrübeler, o yaşadıkları kale çevresinin sağlam olduğunu ve sağlam zeminde yaşamaları gerektiğini öğretmişti. Erzurum tarım, hayvancılık ve ticaret şehriydi. Onca medeniyetten hiçbirisi ‘Gideyim de şu düz ovalara, tarlanın ortasına binalar dikeyim, tarım alanlarını şehir merkezi yapayım’ demedi. Ta ki son 50 yıla kadar.
Erzurum’un ölüm dereleri, Çaykara ve Taş mağazaları dereleri kapatılıp, üzerine koca koca binalar dikildi. 1938 yılında, Atatürk tarafından tohum ıslah istasyonu yapılan, Şükrü paşa mahallesinin humuslu toprakları hızla imara açıldı. Kış aylarında sisten göz gözü görmeyen bu en verimli tarım alanına havalimanı yapıldı. Bir de üniversite. 10 milyonluk evleriyle şimdi Şükrü paşa mahallesi revaçta.
Sadece Erzurum’da mı böyle? Asrın felaketinin yaşandığı Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’ın da aynı olduğunu çok acı bir şekilde öğrendik 2 yıl önce. Ne ders aldık ne de dur dedik. Ülkemizde yılda 20 milyon ton buğday üretilirken, çimento üretimi 80 milyon tonu aştı! Bugün Erzurum’da Kombina caddesinin bulunduğu Şükrü paşa bölgesinde, yapılan seracılık ve tarımsal faaliyetler de harç ve çimentoya boğuldu. Taban suyunun çok yüksek olduğu bu bölge mutlaka tarıma ayrılması gerekirken, ne yazık ki inatla tamamı imara açılmış durumda.
Deprem yaşayan kentlerde devlet, tepelere, dağ eteklerine en fazla dört katlı konut yaparken, Erzurum’un rezerv alanı ilan edilen, en sağlam zeminine sahip, şehrin balkonu konumundaki Şehitler, Dağ ve Sanayi mahalleleri bir türlü imara açılmıyor. Üstelik, ‘Depremini bekleyen bir şehir’ olmasına, uzmanların sürekli uyarmasına rağmen.
Tarlalara, bostanlara tohum yerine, beton dikiyoruz. Sonrada hayat pahalı deyip ağlıyor, enkaz altında ölüyoruz.
Sizce suçlu kim..?
Ne yazıkki geri toplumlar kat üstüne kat yaparak, yol kenarında, düz ovalarda, balkonlu evlerle standart atladıklarını sanırlar. Bilmezler ki, tabuta girerler.
Çok güzel yazmışsın Ömer bey. Şehitler 10 yıldır boş bekliyor. Altında sanayi çiçek bile yetişmiyor çünkü zemin sağlam üstte dağ mahallesi gaziler taş gibi. Açın buraları imara millette rahat etsin tarlalarda. Ama öyle sanıyorum ki akıllı şehirler için ayrılmış durumda buralar. Sanayi dağ mahallesi dururken hilalkenti parlatmak akıl işimi. Sanayiye yürüyerek gidilir ama hilalkente illa arabaya binmek lazım. Şükrü paşada yer üstü suyu çok yüksek. Dediğin gibi tohum yetişmesi lazım orada. Bırakın inadı bırakın şehri uzaklaştırmayı. Nüfus belli merkezi ayağa kaldırın.
Çok hassas bir konu. Umarım ciddiye alınır. Hiç sanmıyorum ama gerçekleri birilerinin anlatması lazım. Tebrik ederim.
Ovayı imara açmayın diyeceğim ama malesef bunlar ülkenin kötülüğüne olacak şeyleri inatla bilinçle yapıyorlar. Bop planı bu. Yenişehirde yüzbinlerce eçb yapılacak yer barken zemin sağlamken niçin ovayı imara açıyorsunuz. Üniversitedeki hocalar malesef sus pus olmuşlar. Sadece nesrin astan yıldız hanım konuşmuş. Yapmayın etmeyin. Binlerce yıllık meraları imara açmayın. Şehrin üst tarafını kentsel dönüşüme dönüştürün eski 50 senelik yenişehir evlerini 2. Marketleri yenileyin. Ovaya yazıktır
Bahsedilen yöre zamanında sazlıkmış. Hatta rahmetli halam yazın Kân köyüne giderken sazlıktan sonra yaylı arabayı ben kullanırdım derdi. Erzurum'a yakacak olarak oradan toplanan kamışlar gelirmiş. Zaten meşhur kul havzas. Nesrin Hanımın yorumuna aynen katılıyorum. İşin garibi ikinci bir Erzurum'da o tarafda oluştu.
Bir zamanlar ülkenin buğday ambarı denilen toprakları betona gömmek nasıl bir akıl tutulması?
Oradaki 50 -60 yaşlarındaki yetenekli üretici grubun dağılması başladı asıl tehlike üretecek Çiftçi bulunmayacak
Deprem felaketinde ilk yıkılan binalar onlar olacak... sakın kaderi suçlamasınlar.
Bırakın felaket tellallığını. Bir zamanlar talep Yenişehirdeydi şimdi şükrüpaşa da Allahın işine karışmayın. Allah ne derse o olur.