Eski ve yeni kavramlarının içeriksel değeri sonuçta düşünme süreçlerinin bütün bağıntılarından uzakta düşünülemez. Cümlenin belki de dikkate mazhar olan kısmı da yenisinin nerede olduğu ile alakalı olsa gerek. Çünkü soruya muhatap olunan burası da değil, bir vazgeçmek ifadesinin yüklemsel niteliğinin yeni bir arayışa neden olması olabilir mi?
Modernizmin çatısı altında yaşayan dünya, keşfe dair bütün beyinsel aktiviteleri ile yaşam arayışında… Eskiye yüklediği anlam ile yeninin eskiyi aratmasından kaynaklı olarak bütün bir şekilde yıkıntıya uğrama halini mikro bazda bir tecrübeye konu etmesi sonuçta dünyaya dair bir mevzu olsa gerek. Modernizm kavramsal diyalektiğinin düşünce anlayışına olan etkisini yeni kavramının ortaya çıkmasına dair bütün çabasal uğraşların obsesif çizgiden dışarıya adım atmamış olması da sonuçta bir taklit ürünü olmasına neden olabilir. Burada vazgeçilenin, nerede ifadesinin kavramsal bağıntısından çokta uzakta olmadığı gerçeği gün gibi ortada durmaya devam edecektir.
Kime neye göre eski olması ya da vazgeçilmesine neden olacak yeni bir anlayış ya da yeni bir düşüncenin değeri sonuçta bir tekâmül halinin yansıması gibi görülebilir. Fakat buradaki tekâmül halinin olumlu karşılanması nerede sorusunun, sorunsalında değerlidir. Bu aslında bir sorunsaldır. Çünkü arayış halinin bütün beyinsel, düşünsel süreçleri işletme çabasının ve bir fikir sancısının mahsulü olması nedeniyle bir çaba gerektirmesi, kolaycılığın ilk basamağı olan taklidin yeni yüzünü oluşturabilir.
Modernizm adı altında eski ve yeni kavramlarına dair bir ölçüt oluşturmakta mikrodan makroya yani toplumun bütün kademelerinde erozyona sebep olabilir. Bu anlamda modernizm bir ölçüt değil. Şayet bunu bir ölçüt niteliğinde jüri masasına oturttuğunuz da karşınız da size ait olmayan yani kültürden ve geleneklerden uzakta yeni bir anlayışın ortaya çıktığını kabul etmek zorunda kalırsınız. Ve burada onay almak gibi bir gaflet karşısın da bunalım halinin ilk basamağında olduğunuzun farkına varmakta bir vakte tabi olabilir. İnsanlar tarih boyunca etki ve tepkiye açık olmuştur. Buradan kastettiğim bu değil. Aslında anlatmam gereken modernizm kavramının, güya modernite adı altında beşeriyete dayatılan bir düşünce anlayışının etkisinde kalmamak gerektiği olsa gerek.
Ayrıca bu çağın içinde batı kaynaklı bir düşünce anlayışı içerisinde modernite aramakta beyhude… Modernizm düşüncesi adı altında yenilikleri açık olduğunu ifade eden bir batılı anlayış ile batılı zihniyetin tabanında yer edinen düşünce anlayışı da düşünülmesi gereken bir cümle olarak karşılanmaktadır. Çünküsüne dair bir ara paragraf olarak şunu söyleyebilirim. Batılı anlayıştan bahsetmiyorum burada, batılı zihniyet ürünü bütün modernizm adı altında insanlığa karşı yahudi ile birlikte soykırım yapmaya devam ediyor. Ve dünyaya modernizm sunduğunu iddia eden bu zihniyet bugün insanlığın yeni ve eski kavramlarına dair insanı; batılı bir anlayış ile bütünleştirme düşüncesinden vazgeçmiş gözükmüyor.
Netice de;
Yenisi ortada hala yok. Galiba biraz fikir mahsulüne ihtiyaç var gibi gözüküyor. Eskisinin değeri hala ortada fakat eskimişliğinden kaynaklı bir arayışa neden olması, olmayan mahsulden kaynaklı olarak taklitten öteye geçmiyor. Taklit ise; aslını yüceltme gibi bir anlayışa hiçbir zaman sahip olmamıştır. Çünkü aslını yücelttiğini iddia edenler eskiye olan özlemlerini dile getirme anlayışından uzakta bir acizliğin pençesine sığınmış olabilirler. Ve sonuçta bu da bir modernite anlayışı değildir. Sadece modern sanma anlayışıdır.
Sağlıcakla kalın…