Çoğu şehirde yıllardır olan ‘Termal destekli’ seralardan Erzurum’da da kuruldu geçtiğimiz yıl. Fakat eline taşı alan bu seralara fırlattı. Önce pahalı denildi, sonra zarar ediyor denildi. Her duyan bir şey dedi.
Oysaki yakın komşumuz Ağrı'da Diyadin’de bu seralardan vardı ve üretimin tamamı Rusya'ya satılıyor, zarar etmiyor ve her yıl da seralar 40 dönüm büyütülüyordu… Aziziye ilçe belediyesi tarafından yapılan seralarda, üretim gerçekleşti ve yerel pazarda satışa sunuldu. Fiyat istikrarı için Tarım kredi marketleriyle anlaşma sağlandı.
Sonra seraların kömürle ısıtıldığı ve zarar ettiği söylentisi dilden dile yayıldı. Oysaki, domatesin istediği sıcaklık 14-18 derecedir. Suyun bu sıcaklığa ulaşması için brülörle ısıtılması gerekir. Sonra devreye termal su girer ve suyun sıcaklığını bu derecede sabitler. Yani Diyadin’de de Antalya’da da seralarda brülör vardır ve sistem bu şekilde çalışır.
Sonra 12 ay üretim yapılmadığı çıktı ortaya. Antalya’da yıl boyunca üretim varken, bizde 9 ay olması hepimize, ‘Beceremedik’ dedirtti. Öğrendik ki, ekilen tohumlarla 9 ay üretim yapılıyor 3 ayda nadas ve bakım dönemi planlanıyordu. Biz nadas dönemi olarak Aralık, Ocak ve Şubat aylarını belirlemiştik. Antalya’da binlerce dönüm sera vardı ve yıl boyunca üretim devam ediyordu. Bizde ise sadece 13 dönüm.
Bizim termal destekli seralarda dallar meyveye dururken, tohum ıslahı için kafalar yorulurken, belediyede yönetim değişti. Yine domatesçi başkan döneminde yapılan sondajla, çok daha sıcak olan termal su kaynağı bulundu Ilıca’da. Uzatmayayım, seraları yeni kaynak suyuyla entegre edip, domates devrimini devam ettirmek yeni başkanın vizyonuna kaldı.
Yani herkes günahıyla sevabıyla meyve veren ağacı taşlarken, çağlar ötesinden Allah resulü uyarıyor;’’Kişinin her duyduğunu söylemesi, ona günah olarak yeter".