4.            Tarım Şûrası: Ortak Aklın Gücüyle Tarımın Geleceğine Yön Vermek     

4.Tarım Şurası tamamlandı. Bu, bakanlığın şurası değildi; öncelikle bunu belirtmek istiyorum. Bu şura, bir sektör şurasıydı. Tarımın tüm paydaşlarının şuraya katkı sunduğu bir şura oldu; bunun altını çizmek istiyorum.

Bu şura niçin yapıldı ? Kısaca söymek gerekirse; tarımın geleceğini belirlemek,üreticinin durumu iyileştirmek,tüketicinin  güvenli ve güvenilir gıdaya ulaşımını sağlamak.                                                                           

Bugün uygulanan politikaların temelinde, geçtiğimiz yıllarda yapılan şuralar vardır. Hepsi uygulanmamışmıdır.Elbette hayır,bu zaten mümkün de değildir, Ama imkânlar ölçüsünde  şuralarda alınan o kararlar, bugünün politikası olmuştur. Bu şuranın sonunda şu söylendi: "Bu şura için bir takip komisyonu kurulacak ve alınan kararların uygulanıp uygulanmadığı takip edilecek. Alınan kararlar kağıt üzerinde kalmayacak." Eski şuralara göre, uygulama noktasında daha fazla inisiyatif alınacak. İşte bu durum, şurayı daha da önemli hale getirdi.

Bu şurada, Türkiye’nin konusunda uzman, nitelikli, yetişmiş tarım duayenleri; yani Türkiye'nin tarımsal birikimi bir araya geldi. Şura'ya 1.597 üye kaydedildi. Katılımcılar arasında 87 farklı üniversiteden 288 akademisyen, 234 farklı sivil toplum kuruluşu, oda, birlik ve kooperatiften 417 temsilci, özel sektörden 205 katılımcı ve 687 uzman kamu personeli yer aldı. Şura gruplarının çalışmaları kapsamında 151 çevrimiçi toplantı yapıldı. Hazırlık çalışmaları çerçevesindeki "Perşembe Toplantıları"na ise 700'ün üzerinde kişi katıldı.

Önceki şuralardan farklı olarak, "atölye çalışmaları" ismi verilen 5 faaliyet yürütüldü ve 4 tematik yan etkinlik düzenlendi. Bu kapsamda:

•             "Kırsalda Sürdürülebilir Yaşam"

•             "İklim Değişikliği Sürecinde Ormanlar"

•             "Tarım Ekonomisi"

•             "Tarım Diplomasisi"

atölye çalışmaları gerçekleştirildi. Bu çalışmaların ardından elde edilen çıktılar, çalışma gruplarıyla paylaşıldı. Atölyelerin en önemli özelliği, bir grupta konuşulan tartışılan konuyu teferruatlı bir şekilde incelemek, sadece o grupla sınırlamamak, toplumun önüne koyup Türkiye’de ve dünyada söz sahibi insanları sürece dahil etmekti. Atölye faaliyetlerine toplam 3.450 kişi katılım gösterdi.

Peki, Bu Kadar İnsan Bir Araya Geldi de Ne Oldu? Neler Konuşuldu?

Buraya gelmeden önce, "şura" kavramında kısaca durmak istiyorum.

Türk Dil Kurumu'na göre; "Şura" kelimesi, herhangi bir meselenin çözülmesi için yapılan toplantı anlamına gelir. Danışmak anlamında da kullanılan "şura", divan, kurul ve meclis sözcükleriyle eş anlamlıdır.

Şura, istişare etmek, fikir danışmak ve bilgi alışverişinde bulunmak demektir.

Şura, İslami literatürde de en önemli kavramlardan biridir aslında. Hatta Şûrâ Sûresi diye bir sure vardır Kur’an’da. Bu surenin 38. ayetinde:

"Onlar, Rablerinin iman çağrısına kulak veren, namazı dosdoğru kılan, işlerini aralarında danışarak karara bağlayan ve kendilerine bahşettiğimiz nimetlerden bir kısmını Allah için yoksullara harcayanlardır." (Kuran meali-Yediveren Yay.)

Burada Allah, müminlerden işlerini yaparken—devlet yönetiminden ev işlerine kadar—her türlü ilişkilerde birbirleriyle danışmayı, istişare etmeyi, bilgi alışverişinde bulunmayı emrediyor.

Şura ile ilgili durum, insiyatife bırakılmamıştır. Hatta Allah, Peygamberine bile şura yapmasını emretmiştir. Âl-i İmrân Sûresi 159. ayette bu çok nettir:

"...Yönetimle ilgili olup da, hakkında kesin bir hüküm indirilmemiş olan her konuda onlara danış ve karar verirken, onların görüşlerini de dikkate al. İstişareler sonucunda belli bir yönde karar verdiğin zaman da Allah’a güven ve bu kararını taviz vermeden uygula!..." (Kuran meali-Yediveren Yay.)

Peygamberimiz bu emri uyguladı ve sahabesine de fikirlerini özgürce ifade edebilecekleri bir zemin oluşturdu. Bunu şuradan anlıyoruz: Alemlerin Efendisi bir hususta bir şey söylediği zaman, arkadaşları "Ya Resulallah, bu vahiy mi yoksa kendi düşüncen mi?" diye sorabiliyorlardı. Bu soru sorulabiliyorsa, demek ki ortamda müthiş bir özgürlük ortamı, kendi düşüncelerini ortaya koyabilme hürriyeti ve danışma mekanizması var. Kendilerinin fikirlerine değer veriliyor ki bu soruyu sorabiliyorlar. Danışma ve istişare sonucuna uyuluyor ki böyle bir gelenek oluşmuş. Eğer düşüncelerine değer verilmeseydi, onların da fikir ve düşüncelerine uyulmasaydı, böyle bir gelenek oluşmazdı.

Buradan anladığımız şûra, insanın "birlikte düşünme" edimidir. Bu edim, İslam medeniyetinde "istişare" kavramıyla kök bulur; Türk devlet geleneğinde ise kurultaylarla tecessüm eder. Modern zamanlarda ise teknik bir toplantıya indirgenmemeli; o, bir medeniyetin kendi varlık şartlarını yeniden tefekkür etmesidir. Nitekim bu şûrada, akademisyenlerin raporlarıyla sanayicinin pratiği, çiftçinin tecrübesiyle STK’ların öngörüsü, aynı masada buluştu. Farklı siyasi telakkiler, "tarım" ortak paydasında, insanın toprakla imtihanını konuştu. Bu, yalnızca bir politika metni değil, Anadolu insanının "emek hikâyesi"ni yeniden yazma çabasıydı.

Biz Millet Olarak Şura Geleneğine Sahip Bir Milletiz

Tarihimizdeki başarılar, bu şura geleneğinden kaynaklanır, hiç şüphesiz. Devlet olarak bu şura tecrübesini devam ettirmek, bize yeni başarılar kazandıracaktır.

İşte bu geleneğin devamı anlamında, Tarım ve Ormancılık Şurası’nda her kesimden, farklı siyasi görüşlerden, her branştan donanımlı insanlar, konusunda uzman kişiler bir araya geldi. Bendeniz de bu şuranın bir üyesi idim. Vereceğim bilgiler, ikinci-üçüncü şahıslardan aldığım bilgiler değil; bizzat yaşadıklarım ve gözlemlerim. Biz de elimizden geldiğince hem kendi grubumuzda hem de genel görüşmelerde düşüncelerimizi, birikimimizi, tecrübelerimizi paylaştık. Birçok maddenin yazılmasına, düzeltilmesine vesile olduk, tıpkı diğer katılımcıların yaptığı gibi.

Şura Çalışmaları Nasıl Yürütüldü?

Şura çalışmaları 2024 Eylül ayında başlandı, resmi olarak 2025 Ocak ayında ilan edildi. Bu kapsamda öncelikli olarak 16 komisyon oluşturuldu:

1.            Bitkisel Üretim

2.            Destekler ve Politikaların Geleceği

3.            Doğal Yaşam Döngüsü ve Biyoçeşitlilik

4.            Entegre ve Sürdürülebilir Ormancılık Yönetimi

5.            Gıda Güvencesi, Güvenliği ve İsrafla Mücadele

6.            Hayvansal Üretim

7.            İklim Değişikliğine Uyum

8.            Kırsal Kalkınma, Kırsalda Yaşamın Geleceği ve İstihdam

9.            Su Ürünleri Üretimi

10.          Su Yönetimi ve Verimliliği

11.          Tarıma Dayalı Sanayi, Stok Yönetimi ve Lojistik

12.          Tarımda Dijitalleşme, Veri Tabanlı Tarım ve Teknolojik Gelişim

13.          Tarımsal Pazarlama ve Finansman

14.          Tarımsal Risk ve Afet Yönetimi

15.          Tarımsal Yapıda Etkin Dönüşüm

16.          Uluslararası Tarımsal Gelişmelere Uyum ve Rekabet

 

Ortalama gruplarda 100 kişi vardı (Bizim "Kırsal Kalkınma, Kırsalda Yaşamın Geleceği ve İstihdam" grubu 112 kişiydi). Bu komisyonlarda Tarım Bakanlığı’ndan yetkililerin oranı %20’yi geçmedi. Yani bakanlıktan katılım, oransal olarak düşük tutuldu. Çünkü şurada daha çok bakanlık bürokratlarının dışındakilerin düşüncelerinin ön plana çıkması isteniyordu. Bu maksatta hasıl oldu. Tarım Bakanlığı dominant olmadığı için de karar verici komisyon üyeleri oldu. Bu komisyonlarda başkan ve yardımcıları 32 kişiden oluştu; bunların hiçbiri bakanlık personeli değildi.

Bu komisyonlar, yüz yüze ve çevrimiçi (online) toplantılar yaptı. Bilim adamları, STK’lar, birlikler, iş adamları, sanayiciler, velhasıl tarımın tüm paydaşları, tarımı masaya yatırdı. 3 aylık sürede aktif olarak çalışıldı. Tarımın sorunları, çiftçinin beklentileri, sanayicinin beklentileri, her şey masaya yatırıldı. Neler yapılabilir, bunlar tek tek konuşuldu. Zaman zaman tansiyonlar yükseldi. Bir tür beyin fırtınası oldu tarım konusunda. Herkes fikrini söyledi, tartıştı.

Bazı konularda farklı düşünceler olabilir ve bu gayet doğal. İnsanların dünya görüşü, beslendiği kaynaklar, olayları algılayışı neticesinde farklı düşünebilir. Bu şurada da farklı düşünceler ortaya çıktı. Bu komisyonların oluştuğu ilk gün, komisyon başkanları: "Lütfen her türlü talebi bizimle paylaşabilirsiniz, lütfen konuşun, eteğinizde, zihninizde ne varsa ortaya koyun." dediler. Düşünceleri buraya yazalım, istekleri, talepleri hep beraber tartışalım dendi. Bu, bir tür açık oturum gibi, herkesin meydanda söz sahibi olduğu, çalıştay niteliğinde bilimsel bir tartışma zemininde meseleler irdelendi.

Herkes belli bir saygı çerçevesinde düşüncelerini, görüşlerini ifade etti. Herkes düşüncesini anlatmaya, delillendirmeye çalıştı. Fakat bu tartışmaların sonucunda ortak bir noktada buluşuldu. Burada herkesin bir amacı vardı: Gıda arzı ve güvenliğini sağlamak. İnsanımıza en uygun şekilde gıdayı sunmak. Tarımı daha iyi noktalara getirebilmek.

Elbette bu durum, uzlaşma kültürünün oluşması anlamında da çok güzel bir durum ortaya çıkardı. Bu, tarım alanında bile olsa, ülkemiz için çok önemli bir kazanım.

Son 3 gün, sonuçlar tekrar gözden geçirildi. Muazzam bir birikim, bir sinerji ve birliktelik oluştu. Farklı siyasi yelpazeden insanlar, ortak bir zeminde buluştu. Çalışma gruplarınca komisyon raporları hazırlandı. Bu raporlar, Başkanlık Divanı’nca şura üyelerine okundu ve oylandı. Bu esnada, şuraya katılanların tamamı, diğer grupların raporları okunurken itiraz edenler oldu; ona göre ilave maddeler ve değişimler de yapıldı. Bir şekilde, herkes her grubun çalışmasına da katkı sunma imkânı buldu. Böylece şura kararları belirlenmiş oldu.

Komisyon çalışmalarıyla toplam 500 e yakın  hedef ve 3000 e yakın strateji tespit edildi. Bu hedefler ve stratejiler, Tarım Bakanlığı bürokratları ya da üniversite hocaları tarafından belirlenmedi. Bunların tamamı, şura üyeleri tarafından oluşturuldu. Ta baştan çalışma grupları ve konuları bile katılımcılar tarafından belirlendi. Burada herkesin, her kesimin ciddi emeği var, katkısı var. Ortak aklın ürünü bir şura oldu. Multidisipliner bir yaklaşım ortaya kondu. Bu anlamda, şuranın en önemli taraflarından biri de, sektör temsilcileri tarafından sahiplenilecek olması ve takip edilecek olması…

Şuranın yasal bir prosedürü,bir yasal zemini var aslında. Buna göre, şura kararlarını bakan alır. Biz burada, Tarım Bakanı’nın kendi yetkisini komisyon üyelerine bıraktığını görüyoruz.Sırf bu özelliği bile bu şurayı diğerlerinden faklı kılıyor.

Türk Tarımı Bu Şuranın Sonuçlarından Yararlanacaktır

Zira 3. Tarım Şurası’nda alınan kararlar, bugünkü tarım politikalarının zeminini oluşturmuş. Tarım Kanunu’nun çıkması, planlamaya geçmesi, desteklemelerin değişmesi gibi uygulamalar, son tarım şurasının ürünüdür.

Artık ülkemizde tarımın, savunma sanayi kadar önemli olduğu, son yıllardaki gelişmeler neticesinde tescillenmiş oldu. Yerli silahlar, İHA’lar, SİHA’lar gibi gösterdiğimiz başarıyı, neden tarımda da göstermeyelim? Bunun için potansiyelimiz de, yetişmiş nitelikli iş gücümüz de var.

İnşallah bu şurada belirlenen hedefler, stratejiler, önümüzdeki yıllarda uygulanacak tarım politikalarının zeminini oluşturur, politika yapıcılara ilham olur.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.